Uncategorized
Sezer SARIÖZ Röportajı
– Kendinizden biraz bahseder misiniz? Nerelerde eğitim aldınız?
Okurum, yazarım, anlatırım; çikolata, kahve ve müzik olmazsa olmazlarım. Seyahat etmeyi severim. Aileme düşkün olduğumdan Paris ve İzmit’te çalıştığım yıllar dışında hep anne babamla yaşadım. Yoğun iş tempoma rağmen her gün aileme ve dostlarıma bir kahve içecek, kendime meditasyon yapacak zaman ayırırım.
Doğma büyüme İstanbulluyum. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nin ardından, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İngilizce Eğitimi Anabilim Dalı’ndan mezun oldum.
Hakkımda daha fazla bilgi almak için şahsi websitem www.sezersarioz.com’a bakabilirsiniz.
– Yazarlık dışında ne iş ile uğraşıyorsunuz?
Üniversitede öğrenciyken birinci ve ikinci sınıfta çevirmenlik, üçüncü ve dördüncü sınıfta İngilizce öğretmenliği yaptım. Mezun olduktan sonra da çevirmenliğe de öğretmenliğe de devam ettim. Şu anda özel bir Fransız lisesinde İngilizce öğretmenliği yapıyorum. Ayrıca Konuşuyorum Ama Anlayamıyorum: İngilizce Sözcüklerin Etimolojisi kitabımı İngilizceye çeviriyorum.
– Yazmaya nasıl başladınız? Yazmak sizin için bir hobi mi?
Her bireyin yaşamda kendisini bir şekilde ifade etme yeteneğine sahip olduğunu düşünüyorum. Bu sadece bir şeyler üretmek adına değil, beden-zihin-ruh dengemizi korumak, iç dengemizi sağlamak adına yapmamız gereken bir şey. Hayatın akışında kendi sevincimizi ya da acımızı ifade etme, bildiklerimizi paylaşma ihtiyacı duyuyoruz. Yani içimizdeki coşkun halin bizden taşması ya da içerideki cerahatın atılması hali yatkınlığımıza göre ifşa olduğunda -yazma, müzik besteleme, resim yapma vs- yani hayatla buluştuğunda dengede kalıyoruz. Beni yazmaya iten bir duygu içimi doldurduğunda hemen bir kalem kapıp bir şeyler karalıyorum.
İlk yazdığım yazılar, çocukken arkadaşlarımın sevgililerine onların adıyla yazdığım aşk mektuplarıydı. Lisedeyken de okul dergisinde yazılar yazdım. Ancak aşk dışında yazdığım ilk Türkçe yazı -şahsi internet sitem www.sezersarioz.com ve yayınevimin istediği blog yazılarını saymazsak- Konuşuyorum Ama Anlayamıyorum kitabım oldu. Konusu aşk değil belki ama onu da aşkla yazdım.
– Konuşuyorum ama Anlayamıyorum kitabında araştırmaya dayalı çok bilgi vardı içinde nasıl bir yazım süreci geçirdiniz?
Uzun yıllar psikoloji, psikiyatri ve tıp çevirileri yaptım. Ayrıca üniversitede ekonomi, işletme ve Uygarlık Tarihi dersleri verdim. Babam eski tiyatrocu olduğundan çocukluğumdan beri tiyatroya ilgim vardı. Müziğin insan beyni üzerindeki etkisi üzerine 1.5 yıl araştırma yaptım. Bir süredir astroloji ile ilgileniyorum.
Arkadaşım ve astroloji hocam Ahmet Çalışkan astroloji ile beraber mitoloji konusunda da bilgilerini benimle paylaştı. Ayrıca uzun yıllardır meditasyon yaptığım için, mistik konular her zaman merakımı cezbetmiştir. Kısaca hem profesyonel anlamda yaptığım işler hem de merak yelpazemin geniş olması, birçok farklı konuda bilgi sahibi olmamı sağladı. Bunları kitabımda sizlerle paylaşırken, yine de güvendiğim kaynaklara ve uzmanlara danıştım.
Etimoloji üzerinde yazmaya karar verdikten sonra tam bir yıl nasıl yazacağımı düşündüm. Hedef kitlem her ne kadar İngilizce öğrenmek isteyenler ya da bu dili iyi kullananlar olsa da, İngiliz etimolojisinin ne kadar önemli olduğunu olabildiğince insana anlatabilmek için, ilgi alanı farklı bireylere de hitap edecek bir şey yazmak istedim. Bir sene boyunca Kadıköy-Karaköy vapurunda, Moda sokaklarında sohbetlere kulak vererek konuşulan sözcükleri not aldım. Daha sonra bunları kategorize ederek yazma sürecine başladım. 2015 yazında iki ay her gün 15-16 saatimi okuyup yazarak geçirdim. Yazma sürecim değil ama neyi nasıl yazacağıma karar vermem zaman aldı. Ancak yazdığım bilgileri temin etmek yaşamdaki tüm öğrenme sürecimi kapsıyor.
– Kitabınızın basım sürecinde sıkıntı yaşadınız mı? Yazardan Direkt ile nasıl tanıştınız?
Dostum Avukat Yelda Kaya beni uzun yıllar bir şeyler yazma konusunda cesaretlendiriyordu. Nihayet kitabı tamamladığımda kendisi editör Çiğdem Uğurlu’ya kitabımın konusundan bahsedince, asistanım İrem ile Çiğdem Hanım’a görüşmeye gittik. Çiğdem Hanım kitabımın editörlüğünü kabul edince ve kendisi Yazardan Direkt ile beni tanıştırınca, Sedef Kutlubay ve Gürhan Demirkan’la bu işi yapmamın doğru ve iyi olacağını hissettim.
Kitabın basım sürecinde onlardan kaynaklanan hiçbir sıkıntı yaşamadım, zira sıkıntı bendim. Yazardan Direkt’ten başkasıyla zaten yapamazmışım. Ben çalışması çok zor bir insanım. Gereksiz detaycı, oto kontrolü yüksek, en çok da kendime karşı fazla eleştirel ve mükemmelliyetçi olduğum için başta kendime olmak üzere benle çalışan herkese maalesef eziyet eden bir tarafım var.
– Araştırmalardaki gerçek okuma oranının düşüklüğüne karşı sosyal medyadaki kitap paylaşımları ve kitap hesapları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle gerçek okuma oranı denildiği gibi düşük ise, bunda kitap fiyatlarının Türk okuyucusunun gelir düzeyi ile dengede olmamasının da sebeplerden biri olduğunu düşünüyorum. Ayrıca teknolojinin hayatımızdaki yeri yadsınabilir bir noktada değil. Artık birçok şey akıllı telefonlar ve bilgisayar ile yapılıyor. Bu anlamda insanların en çok zamanını geçirdikleri ortam internet ise, o zaman bilgi paylaşımını sosyal medyadan yapmak kaçınılmaz. Özellikle ülkemizin Avrupa’da en fazla genç nüfusa sahip olduğunu ve teknolojinin de gençlerimizin hayatlarının bir parçası olduğunu düşünürsek, kitap paylaşımı yapan herkese minnet borcumuz var; çünkü, kitap paylaşımları ya da sizin gibi kitap tanıtımı yapan kişiler sayesinde aslında yazarların okuyucu kitlesi de genişliyor. Kitabımın Yazardan Direkt’ten çıkmasını tercih etmemdeki öncelikli sebep de budur. Ayrıca kitabım e-kitap olarak da satıldığından okuyucuya hem uygun fiyata bilgiyi ulaştırabiliyoruz hem her an bu bilginin yanında olmasını sağlayabiliyoruz.
– Kitabınızı henüz okuma fırsatı bulamayanlar için beş kelime ile nasıl tanıtırsınız?
Benim gibi işi sözcükler olan bir kişi için, sözcükler üzerine yazdığı bir kitabı beş sözcükle tanıtmak çok kolay değil. Ancak yine de bir deneyeyim: Türkiye’de bildiğimiz kadarıyla İngiliz etimolojisi hakkında yazılmış ilk kitap, bu yüzden farklı, ayrıca bilgiye dayalı olduğu için tarafsız, keyifli, bir başucu kitabı.
www.kelimelerinetimolojisi.com‘dan kitap tanıtımına ulaşabilirsiniz.
– Okurken altını çizdiğim, kelimelerin kökenleri hakkında bilmediğim birçok şeyi öğrendim. Yazarkenki amacınız neydi? Okuyucuya vermek istediğiniz mesaj nedir?
Öncelikle çok teşekkür ederim samimi paylaşımınızdan ötürü. Bu konuda yazma sebebim, dilimizde İngiliz etimolojisi üzerinde yapılmış bir çalışma olmaması, öte yandan İngilizce sözcük öğrenimine İngilizce konuşanların ve öğrenmek isteyenlerin her zaman ihtiyaç duymaları idi.
Kitabımda bahsettiğim gibi, piyasada insanlara sözcük sorunlarını halletmeleri için maalesef bilimsel olmayan, ezbere dayalı yöntemler hem de kimi zaman ciddi maliyetle sunuluyor. Sözcük öğrenmenin bir yöntemi olduğunu herkes bilsin istedim. Ancak bunu yaparken de sıkıcı olmamak adına sözcüklere dair bildiklerimi de paylaşmanın öğrenmeyi keyifli bir hale getirmesini istedim; çünkü, benim için İngilizce öğretmek bir terapi; bu yüzden de İngilizce öğrenmek de eğlenceli olmalı. Ayrıca sadece hayatında İngilizceye yer veren kişilerde değil, İngilizce bilmeyen ama sözcüklere ilgi duyan kişilerde de dil farkındalığı yaratmak istedim.
– Sosyal medya üzerinden sizi takip etmek isteyenler nasıl ulaşabilir?
LinkedIn: Sezer SARIÖZ
Facebook: Sezer Sarioz / Konuşuyorum Ama Anlayamıyorum
Instagram: sezersarioz / kelimelerinetimolojisi
Tumblr: sezersarioz
Pinterest: Sezer SARIOZ
Youtube: Sezer SARIOZ
Ayrıca sormak istedikleri bir şey olursa mail adresimden de ulaşabilirler. sezer@sezersarioz.com
– Konuşuyorum ama Anlayamıyorum’dan sonra yeni kitap projeleriniz var mı?
Şu an bir kitap projesine başladık. Konuşuyorum Ama Anlayamıyorum’u İngilizceye çeviriyoruz. Ayrıca bu kitaptaki konular gibi hazırlanmış başka konularım da var. Bunun devamının gelmesi için de hem talep hem motivasyon var. Yazardan Direkt ile beraber değerlendireceğiz.
– İyi yazmak size göre kabiliyet mi yoksa geliştirilebilir bir özellik mi?
Bana göre, iyi yazmak en geniş anlamıyla anlaşılır bir biçimde, okuyucunun duygu ya da düşünce dünyasında heyecan yaratmaktır. Hangi sözcüklerin nasıl kullanıldığı önemlidir. Bu ikisi, okuyucu ve yazar arasında bir ilişki kurar. Ayrıca okuyucuda merak duygusunu uyandırmak ya da onun ilgisini canlı tutmak için de yazar, sanki okuyucu ile konuşuyormuş gibi akıcı ve samimi bir üslup kullanırsa sanırım iyi yazmış olur.
İyi yazmanın kabiliyet olup olmadığını söyleyebilmek için, bence yazılan mevzu önemlidir. Yazılan eğer bir romansa elbette kabiliyet gereklidir. Ancak akademik bir makale ise, zamanla geliştirilebilir.
– Ne yazsa okurum/okudum dediğiniz yazarlar kimlerdir?
Yazar değil konu odaklı okumayı seviyorum. Her dönem merakımı cezbeden, beni çeken bir konu oluyor. O konu ile ilgili yazılan yazılardan o konuya hakim olan kişilerin yazdıklarını okumayı tercih ediyorum. Ancak her kitabı önce bir ders kitabı gibi çalışarak, araştırarak, çizerek okuyorum. Çok severek okuduğum yazarların da her fikrine katılmadığım için, burada isim vermekten itina ediyorum. Ancak William Shakespeare başkadır.
– Okudum ve hayata bakış açım değişti dediğiniz bir kitap var mı?
“İnsan iki şekilde değişir, biri acı çektiğinde diğeri de bilgi edindiğinde.”, diyor bazı psikologlar. Beni her okuduğum kitap ve her öğrendiğim şey değiştirir. Ancak her okuduğuma ve duyduğuma inanmayıp araştırma yapmak gibi bir huyum da vardır. Dolayısıyla burada bir kitabın adını versem diğerlerinin hatırı kalır.
Röportaja Kitap Gurmesi’nden ulaşabilirsiniz: http://1kitapgurmesi.blogspot.com.tr/2016/09/sezer-saroz-ile-konusuyorum-ama.html
Yazar Hakkında
Sezer Sarıöz İstanbul’da doğdu.
Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nin ardından, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İngilizce Eğitimi Anabilim Dalı’ndan mezun oldu.
Marmara Üniversitesi’nde okuduğu süre boyunca çevirmenlik yaptı.
Üniversiteden mezun olduktan sonra, Yeditepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde iki yıl boyunca okutmanlık yaptı, yanı sıra Test ve Değerlendirme Koordinatör Asistanı, ayrıca çeşitli yerlerde çevirmen ve öğretmen olarak çalıştı.
2004’den bu yana İstanbul Saint Benoit Fransız Lisesi’nde İngilizce Öğretmeni olarak çalışan Sezer Sarıöz, dil eğitiminden psikolojiye kadar birçok farklı konuda 20’den fazla seminer ve kursa katıldı.
Sezer Sarıöz, tüm bunların yanı sıra, Türkçe ve İngilizce hikâyeler seslendirir. Hatırladığı kadarıyla hiçbir günü çikolatasız, kahvesiz ve müziksiz geçmemiştir.
Blog Yoruma Kapalı