Günümüzde kişisel yayıncılık sayesinde kitap yazmak korkutucu prosedürleri beklemekten sıyrılmış durumda. Hatta kişisel yayıncılık, verdiği hizmetlerle iyi yazmayı ve kaliteli yazar olmayı bile koşulsuz sunabiliyor.
Yazarken sonunda ne olacağı hiç akla gelir mi? Bir yazar kitap yazarken her şey bittiğinde kendini nerede ve nasıl göreceğini önceden imgeler mi?
Sonsuza dek keşfedilmeyi bekleyebilir, bir yayınevinden diğerine koşturabilir, ya da zamanın akıcılığını dikkate alıp kendi kitabınızı yayınlayabilirsiniz. Burada iş tamamen beklentinize ve size yol gösteren müthiş eserlerin izlerinde ilerleme şeklinize düşüyor.
Kitap yazma sürecinin devamında onu basılı hale getirmek, hedeflenen okur kitlesine ulaşmak gibi gündemler, yazarın hayatında yepyeni bir dönemi başlatır.
Kitap, yazıldıktan sonra eğer adından “kitap” diye söz edilecek hale gelmişse yepyeni bir süreci başlatır. Yani bir şeyler yazmakla onu basılı hale getirmek arasındaki fark, kalıcı bir eser ortaya koymaktan ibaret değildir. Bundan sonraki süreci ister yazarın kendisi takip etsin, isterse çalıştığı yayınevi, başlı başına bir emek dönemidir.
Elektronik yayıncılık, e-yayıncılık kişisel yayıncılığın tercih edilen türleri olarak biliniyor. Peki bu süreç nasıl işliyor? Bir kitap basılacak aşamaya geldikten bir süre sonra artık okurla buluşmak için hazır duruma ulaşmış da sayılıyor.
e-kitap, yani elektronik kitap trendi giderek artan bir alımlayıcı kitleye sahip. Pek çok açıdan avantajları olan, okura geniş bir özgürlük sunan e-kitap, her yerde, her zaman okunabilirliğiyle öne geçiyor.
Kitap editörü, her anlamda yazarı zirveye taşıyan yoldaki en büyük destekçi olacaktır. Bu nedenle kitabı basım aşamasına gelmiş yazarın doğru bir editörlük hizmeti alması olmazsa olmazlardandır. Kitap editörü, geliştirici editör veya metin editörü olabilir.
Kitap yazmak belli bir meselenin, söylenecek bir sözün sonucunda gerçekleşen eylemdir. Ama işin ucunda o kitabı satmak, daha çok okura ulaşmak gibi bir niyet varsa belli kriterler ve gerekler devreye giriyor. Bunlar gözetildiği takdirde, okunma şansı da artıyor.
Okumadan yazmanın hiçbir geleceği yoktur.Ancak yersiz kendine güvenle açıklanabilir. Oysa değerli yazarların hayatlarına şöyle bir bakmak yeterlidir. Hemen hepsinin bir okuma listesi önerisi ve büyüleyen kütüphanesi vardır.
Yazma serüveninin bitti sanıldığı yerde yeniden başlaması işte bu editoryal hizmetle söz konusu oluyor. Zira kendi başına apayrı bir macera da bu noktada dile gelmekte.
Kitap yazmak yerine, eskiden tefrika olarak adledilen bir türün daha bağımsız, daha sınırsız ve okura doğrudan ulaşma tercihlerinden biri olarak doğdu blog yazarlığı.
Kitap yazmak tanımsız bir serüvenin ta kendisidir. Bunun sonucunda nereye varılacağı, yazılan eserin bir değer olarak kabul görüp görmeyeceği ise hiçbir zaman tam olarak kestirilemez. Yine de insan, bir kere bulaştı mı yazmaktan alıkoyamaz kendini. Bunun da anlamı, ancak aklı kurtarmakta aranabilir.
Ne olursa olsun, kişisel yayıncılık kendi başına bambaşka bir sektör olarak yayıncılık dünyasında adından söz ettirmeye başladı. Bunun başta tepki gösterilen ve çok da benimsenmeyen tüm defoları da yeni ve kaliteli kişisel yayıncılar sayesinde giderek tükendiğini görüyoruz.
Ne var ki bir hikayenin sonu geldi diye düşünürken, imdada e-kitaplar seçenek fazlalıklarıyla yetişti. E-kitaplar, okuma tutkunlarının en katı olanlarının bile içinde yepyeni bir ihtimal doğurdu.
İçerik editörü, dijital alanlarda çalışan ve neredeyse her şeyden sorumlu kişidir. Kitap editöründen farklı olarak, her şey ama her şey içerik editörünün alanına girer. Onun…
İşte bu nedenle, bir zamanların en çok tartışılan e-kitap konusu, günümüzde daha ılımlı bakılan, eksilerini giderek avantaja dönüştüren bir hal almıştır.
Kişisel yayıncılık, İstek Üzerine Basım, e-kitap dedik, kolları sıvadık, işe başladık…Amazon formatında yayıncılık yapalım, e-kitabı Türkiye’de tanıtmaya katkıda bulunalım istedik. Yazarlar yorulmasın, yazsın yaratsın, kitaplarının sahibi olsun, biz de onlara servis verelim diye çıktık yola…
Kitap editörünün ne iş yaptığı sorusunun yanıtı olarak, ucu bucağı olmayan bir Dünya’nın gizli kahramanlarıdır demek yerinde olacaktır. Peki editörlük hizmeti sınırları belli olan bir alan mıdır?
Kitap editörü olmak, iğneyle kuyu kazmanın kreatif bir dilidir aslında. Peki editör ne iş yapar? Editörlük, upuzun bir okuma ve esere her yönüyle hakim olma halinin yanı sıra muazzam bir birikimi de beraberinde getiren, iş başa düşmeden de akla gelmeyen bir çalışma sürecidir.
Kitap yazmak, kitap bastırmak tek başına ilerleyen bir süreç olmamıştır hiçbir zaman. Kitap yazmak, tek başına ilerleyen bir süreç olmamıştır hiçbir zaman. Bir kişi, eğer sözcükleri birilerine ulaşsın isteğiyle yazıyorsa, üzerinde, “Acaba yayımlanacak mı” baskısı olduğu sürece, tuhaf bir geri çekilmeyi de beraberinde yaşar.
was last modified: Mart 23rd, 2017 by Gurhan Demirkan
was last modified: Mart 23rd, 2017 by Gurhan Demirkan
Establishing a publishing house in Turkey was a bit of a process, but in the end, it was quite rewarding to have a presence, where there are no big companies like Amazon or Barns & Nobles to compete with. Having said that, it is actually one of the reasons why American authors should expand their book sales in Turkey.
Klasik yayıncılığın geleceği hakkında tahmin yapmaya başlamadan önce, eskiden beri süregelen haliyle ‘’klasik yayıncılık’’ ve bir süredir gündemde olan ve yayılmaya başlayan ‘’modern yayıncılık’’ ayrımına ve farklara bir göz atalım.
Henüz Batı’daki kadar olmasa da, ülkemizde de editörlüğün, sadece tashihten ibaret bir çalışma değil, eser yayımlanmadan önce geçmesi gereken aşamalardan en önemlisi ve başlı başına…
Kitabımda bahsettiğim gibi, piyasada insanlara sözcük sorunlarını halletmeleri için maalesef bilimsel olmayan, ezbere dayalı yöntemler hem de kimi zaman ciddi maliyetle sunuluyor. Sözcük öğrenmenin bir yöntemi olduğunu herkes bilsin istedim. Ancak bunu yaparken de…
Öğretmenin bu zahmetli gibi görünen – bence keyifli- süreci es geçip, kitabını sınıfta öğrencilerle açması ve konuya hazırlıksız olması; “öğretmek için öğretmek” olarak tanımlanabilir ve bence bu, bir öğretmenin dersini keyifle öğrenerek bildiklerini paylaşmaktan ve farklı görüşlerle zenginleşmekten kendisini alıkoymasına yol açar.
‘’Kağıt kullanımının azaltılmasının ‘’ ağaç ve ormanı korumaya katkısını şüphesiz hepimiz biliyoruz, ve e-kitap okumanın yararlarının başına yazabiliriz.
Türkiye’de en çok okunan kitaplar sıralamasında, e-kitap formatında satışların çok düşük olmasının pek çok nedeni olmasına karşın, Yazardan Direkt ekibi olarak hızla gelişecek bir akımın başlamak üzere olduğuna inanıyoruz.
Türkiye’de kitap pazarının, yazarların kitaplarını yayınlamak için uzun bir bekleyiş sonunda, ‘’eğer kabul edilirse’’, bir yayınevi ile anlaşmalarını gerektiren geleneksel kitap basım ve dağıtım sisteminde yürüdüğünü, diğer yandan da, yazarların ‘’Kişisel Yayın’’ konusunda isteksiz değil ancak desteksiz olduklarını görüyoruz.
Türkiye’de yeni teknolojilerin hızla kabul görmesi ve kullanılmaya başlanmasına karşın, e-kitabın hala yaygınlaşmamış olması gerçekten şaşırtıcı. Bizce, nedenlerin başında, e-kitabın avantajlarının, kitaplarının yayınlanacağı format hakkında karar verici olan yazarlara açıklanmamış olması gelmekte.
Biz, Yazardan Direkt’i kurana kadar, yazarlar, kitaplarının okunup onaylanması ile başlayıp, en iyi olasılıkla, kitaplarının telif haklarını yayınevlerine vererek düşük telif ücretlerine razı olmaları ile sonuçlanan, zorlu bir süreci yaşıyorlardı. Yazardan Direkt, Türkiye’de yazarlar için ‘’kişisel yayın’’ ile yeni bir yol açtı.