Kitap Bastırmak, Kitap Yazmak
Kitap Yazmak Yerine Bir Tercih: Bloggerlık
Kitap yazmak yerine, eskiden tefrika olarak adledilen bir türün daha bağımsız, daha sınırsız ve okura doğrudan ulaşma tercihlerinden biri olarak doğdu blog yazarlığı. Tabii her önüne gelenin çalakalem bir şeyler zırvaladığı mecralar olduğu fikrinden asla uzaklaşmayarak, pekala olumlayabiliriz bu yazma türünü. Zira, fikrin sonsuz hızının bir yerlere yine aynı hızla ulaşmasına olanak sağlıyor bu.
Bloggerlık artık, bir meslek; hatta neredeyse yaşamı biçimleyen kendi başına bir mekanizma. Orada bilinirlik, “populerlik” ve ötesi söz konusu olduğunda elbette kural sınır tanımaması da beraberinde geliyor. Bu nedenle seçenekler arasında “seçkinci” olmak biraz zor. Yine de içlerinde gayet övgüyü hak eden, bir şans neticesinde kitap olmayı başaranlar yok değil. Bir şans neticesinde değil de gerçekten bileğinin ve kaleminin hakkıyla bir yerlere gelebilenler sayıca azlar. Bu da aslında, kalabalıklar arasında parıldayan bir unsur olarak gözümüze çarpıyor. Blog yazarı olarak, başka hiçbir iş yapmadan yaşayabilen şanslı ve sayıları azımsanamayacak denli fazla yazar olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Blog yazarı, kitap yazmanın birincil şartı olan birikimle öne çıkıyor…
Bu kişiler, okunurluk ve popülerlik seviyeleri doğrultusunda reklam alıyorlar. Bu da işin ticari boyutunu belirliyor. Halkın, “kaliteli okur” yerine, hafif şeylerle yetinen okuyucunun beğenisini kazanmış, bir biçimde kalplere dokunmuş olan blog yazarı bir süre sonra hiçbir şey yapmadan sadece gündemde kalarak bile hayatını idame ettirme ve bir süreliğine sanal ortamlarda kendinden söz ettirmeye devam edebiliyor. Sonrası ise belirsiz. Ya diğerleri gibi o kalabalık içindeki herhangi biri olarak kalacak, ya kitabı basılacak ve ille de çok satacak, ya da kampanya kampanya gezip popülerliğini katmerleyecek. Bunun ucu bucağı olmadığı gibi bir sonu da yok. Kesinlikle küçümsenip dudak bükülmemesi gereken bir alan olarak kabul etmeliyiz blog yazarlığını. Bir zamanlar masum niyetlerle, salt yazma aşkıyla ortaya çıkanlara haksızlık etmenin önüne ancak bu şekilde geçebiliriz. İyi kalem kullanan yazarlar zaten kitap yazmak gibi düşsel maceralarına bu sayede yön vermeye çalışıyorlar. İçlerinde gerçekten birikimiyle, entellektüel varoluş biçimiyle ve iyi yazmasıyla bilinip bir yerlere gelmiş olanları göz ardı edemeyiz. Bu sayede gelişebilecek bir entellektüel paylaşıma inananlar da az değil. Hatta bu yolla birbirlerine ulaşabilmiş okurlar, yazarlar söz konusu. Yine de kalabalığın içinde çığırtkanlık yapan nice gereksizlerin ne şekilde olduğu hiçbir zaman anlaşılamayacak ünü de hayıflanmak için yeterli.
Blog yazarı, kitap yazmanın birincil şartı olan birikimle öne çıktığında, halkın samimi bulup beğendiği ve göklere çıkardığı diğerinin yanında garip dursa da, bir ülkenin entellektüel seviyesi hangi konularda blog yazıldığı ve blogger sayısının hangi alana doğru kümelendiğiyle ortaya çıkıyor. Ülkemiz için bu durum henüz “iyimser” bir bakışla ortalarda bir yerde. Yer yer kabus denilebilecek denli kötüleştiği de olmuştu. Ancak iyi yazanların hiçbir zaman gerçek değerinden bir şey kaybetmediği de ortada.
Kitabınız İçin Bizimle İletişime Geçin
Blog Yoruma Kapalı