Kitap yazmak belli bir meselenin, söylenecek bir sözün sonucunda gerçekleşen eylemdir. Ama işin ucunda o kitabı satmak, daha çok okura ulaşmak gibi bir niyet varsa belli kriterler ve gerekler devreye giriyor. Bunlar gözetildiği takdirde, okunma şansı da artıyor.

Yazmak yaşamda var olmanın, kendini ifade edebilmenin en naif yollarından biri. Yöntemleri ve işleyişi açısından bakıldığında ise oldukça kendine dönük ve neredeyse kimseyi dahil etmeyen bir sanat türü. Her şey bittikten, o yazılı eser bir kitaba dönüştükten sonra ise belki de diğer sanat dallarından daha hızlı şekilde kitlelere ulaşma imkanı doğuran…

Bunu gerçekleştirebilmenin, yani okura daha fazla ulaşmanın yollarından biri elbette iyi bir eser yaratmak.

Tabii iyinin göreceli olduğu düşünülecek olursa, geriye teknik anlamda iyi ve başarılı bir iş çıkarmak kalıyor. Dilinden anlatımına, imlasından yazım tekniklerine varan geniş skalada bir süreç bu. Bunun doğru yapıldığı düşünülecek olursa, sonrası tamamen dönemin okuyucu gereksinimlerine varıyor. O noktada yapılabilecek en doğru şey, iyi bir okur olmak, günceli kaçırmadan, okunur kitapların hangileri olduğuna bakmak. Bu, birbirine benzeyen ve çok satsa bile çöplük olan kitaplara öykünmek olarak düşünülmemeli, aksine onları da görüp biraz daha ileriye doğru bir adım atmayı gerektiriyor.

Kitap yazmanın ve onu okuruna ulaştırmanın teknik formülleri anlaşılıp, ona göre bir eser ortaya konduğunda geri kalan adımlar, o kitabı bastırmak üzerinden şekilleniyor.

Yani kitap nerede, hangi yayınevi ile çıkacak yoksa, bağımsız bir yazar olarak kişisel yayıncılık mı tercih edilecek?

Bunlar oldukça önemli. Çünkü en az iyi bir eser koymak kadar, o eserin kendi tanıtımını yapabilecek bir yayın mantığı izlemek de işin parçası. O anlamda, klasik, büyük bir yayınevi seçildiğinde, gerekirse ayları bulacak bir bekleme de göz önünde bulundurulmalı. Yayınevlerinin az sayıda olması ve buna göre yoğun bir programlarının bulunması, eserin gözden kaçırılıp kaçırılmayacağı noktasında değerlendirme yapılırsa eser güncelliğini ve heyecanını yitirmeden basılabilir. Bunların hiçbiri gözetilmedeni bekleme ve ümit etme arasındaki ikilemde gidip gelmeden de kitap basılabiliyor artık. Bu anlamda kişisel yayıncılık imdada yetişiyor. İçlerinden en doğru olan seçildiği takdirde ise, yol daha güvenli ve heyecanlı yürünebiliyor.

Kitap yazıp onu bastırmanın akla gelebilecek tüm ihtimalleri düşünüldüğünde geriye, o adımı atmak kalıyor. İyi bir eser eninde sonunda okuruna ulaşacağı için seçilen yolun en az tüketen ve yıpratan olmasında fayda var. Bu sayede okur ve yazar arasındaki sıcak bağ şekillenip, bir sonraki eserlere zemin hazırlayacaktır.