Kitap Bastırmak, Kitap Yayınları, Kitap Yazmak, Self-Publishing
Kitap Yazmak İçin Kitap Okumak
Kitap yazmak kendi içinde pek çok ön koşulu da barındırır. Oysa bu durum sıklıkla göz ardı edilir, yok sayılır. Kendine has, özgün bir üretim süreci olması, onun kurallardan muaf olduğu anlamına gelmez. Nedense, “ben bağımsız bir iş yapıyorum” diyerek çoğu yazar adayı bunu redderek yol almaya çalışıyor. Sonuç ise ortada: bir sürü boşa harcanmış saat ve geri dönüşüme gitmeyi bekleyen kağıt yığını… Bu doğrultuda kitap yazmak denince akla ilk gelen, yazar adayının ya da yazarın nasıl ve ne sıklıkta okuduğu olmalıdır. Gerçekten iyi bir okur, yeteneği de varsa, ortaya değerli bir yapıt koyabiliyor. Geri kalanı gerek kurgusu, gerek anlatımı ve en önemlisi dil bilgisi konusunda sınıfta kalıyor.
Okumadan yazmanın hiçbir geleceği yoktur.Ancak yersiz kendine güvenle açıklanabilir.
Oysa değerli yazarların hayatlarına şöyle bir bakmak yeterlidir. Hemen hepsinin bir okuma listesi önerisi ve büyüleyen kütüphanesi vardır.
Her biri yazmak kadar; bazen daha da fazla süreyi okumaya ayırmışlardır. Bunun ortaya çıkardığı sonuç ise birbirinden değerli o eserlerdir zaten. O nedenle yazma formülleri arandığında, bazı tekniklere bakmak yerine kişi kendine ne kadar kitap okuduğunu sormalıdır. Ondan çok daha önemlisi ise, ne okuduğudur. Kişi okuduğu kitaplarla belli bir kültür ve birikim ortaya koyabilir. Yani kısa sürede tüketilen, sırf çok sattığı için hiçbir amacı ve değeri olmayan kitapları değil, gerçekten tarihe iz bırakmış ve bırakacak yapıtlar okunduğu zaman kendini bir okur olarak tanımlayabilir. Okumak, pek çok şey gibi geç kalınmış olmaması gereken bir eylemdir. Erken yaşlarda başlayan okuma süreci neticesinde yazar olarak kendini var edebilecek o birikim doğal olarak oluşur. Okumak bakış açısı kazandırmak, ufuk açmak kadar doğru dil kullanımı konusunda da yadsınamayacak bir eğitim aşamasıdır. Eskiden okumuyor olmak hiçbir bahane kabul etmeksizin ayıplanan, yargılanan bir durumken, günümüzde “modern(!)” yaşamın gerekçeleriyle okumadığını söylemek sorun teşkil etmiyor. Ancak ilginç olan, okuma oranının düşmesine karşın inanılmaz bir şekilde artan yazarlık sevdasıdır. Herkesin bir şekilde yazar olmaya öykündüğü bir çağda içi boşaltılmış bir sürü zihin yazıyorum demekten çekinmez. Elbette sonuç şimdi de aynıdır. Çoğu çöpten başka bir şey olmayan israf edilmiş sayfalar…
Kitap yazmak birikimle birlikte göze alınması gereken çabalar bütünüdür. Yazmayı, bir şeyler yaratmayı tetikleyense birikimin nasıl edinildiğidir.
Ona göre çizilecek bir yol, farkında olmadan başarılı olmayı beraberinde getirir. Başarı yazmak için elbette görecelidir. Ancak buna göre belirlenecek bir hedefle gerçek kimliğini kazanır. İyi bir okur olmak, dilin ve düş dünyasının gelişimine katkılda bulunur. Erken yaşta oluşması ise bu zenginliği hayat boyu durmaksızın besler durur. O nedenle gelişim çağındaki çocuklara verilmesi gereken yegane öğreti önce iyi bir okur olmaktan geçer. İyi kötü ayrımını bile bu noktada belirlemeyi öğrenen birey, ileride atacağı tüm adımlarda bu kaynaktan beslenir.
Yorum yap
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.