Editorluk
İçerik Editörünün Hikayesi
İçerik editörü, dijital alanlarda çalışan ve neredeyse her şeyden sorumlu kişidir. Kitap editöründen farklı olarak, her şey ama her şey içerik editörünün alanına girer. Onun yolculuğu bitimsizdir. Sosyal medyadan e-ticaret sitelerine, online satıştan içerik bazlı sitelere değin hemen her alanda ona gereksinim vardır. O salt içeriğin metinsel sınırlarında gezinmekle kalmaz, görsel ve algıya dayalı bir çok konuda devreye girer.
Günümüzde, özellikle dijital platformların sonsuz sınırları içinde, içeriğe, görsele dair sunumlar arttıkça bir editöre gereksinim duyuldu. Hatta bu kişi için her şeyi bilen demek doğru bir tanımalama olacaktır. Zira bu sitelerin içeriklerinin kapsamı neredeyse sınırsızdır ve bu noktada doğru bir içerik hazırlamak için editörün sihirli dokunuşları kaçınılmazdır. Çok okuyan, çok bilen ve çok deneyimleyen kişiler, doğru teknik donanımları da kazandıktan sonra, yeterli olduklarını kanıtladıkları alanda editörlük yapmaya başlayabilirler. Ancak bunun bir okulu, bir eğitim süreci yoktur ancak bir takım teknik seminer ya da kurslarla desteklenen içerik hazırlama eğitimlerinden söz edilebilir. Geri kalanı, bu işe soyunan kişinin kendini editör olarak yetiştirmesine bağlıdır. Bu da, geçmişten şimdiye uzanan bir birikimin sonucudur. Salt iyi bir yazar, okur olmanın dışında mizah duygusundan ve temel teknik bilgisayar programlarından beslenmiş olması şartı esastır. Günümüzde neredeyse tüm içerikler alt metin olarak satışı vurgulasalar da özgün olan ve ucu mizahi bir dile varan sunumları tercih edip yollarına devam etmeyi tercih ediyorlar.
Bu noktada, içerik editörünün algısı, dünyaya bakışı ve ondan nasıl bir dil yarattığı önemlidir.
Yoksa yüzlercesinin içinde silik bir biçimde gözden yitmek kaçınılmaz olacaktır. Çoğu zaman gözden kaçırılsa da, ya da “bilerek” yapıldığı iddia edilse de imladan ve dil kurallarından yoksun bir içerik ne olursa olsun diğerlerinin arasında yok olmaya mahkum. Dolayısıyla içerik editörünün kitap editörüyle birleştiği esas nokta, dile yeterince değil, bir uzman kadar hakim olmak üzerinde birleşir. Bunu göz ardı eden tüm kurumların sonu, ne yazık ki hazindir. Sıkıcı, yetersiz ve diğerleri gibi görünüp rekabet ortamında yeterince söz söyleyemeyecek hale gelir.
Kitap editörü gibi salt birikimi ve yeteneğiyle işine odaklanmaktan çok daha ötesini benimsemek zorunda kalan içerik editörü her şeyi ama her şeyi olabildiğince takip etmek zorundadır.
Yeniyi, yükselen trendi, modayı ve ötesini hayatının vazgeçilmezleri arasına alıp yoluna devam etmezse, sıkıcı, monoton ve çağdışı olmaktan daha fazlasını sunamaz. Bunun da ön koşulu olarak tüm algılarıyla hayatın ortasında yer almayı yaşam biçimi haline getirmekle yükümlüdür. Bu zaten birikimi ve o mizahi dili kendiliğinden yaratacaktır. Sözün özü, içerik editörü bir markaya dair özellikle metin bazlı bütün ürün açıklamları ve düzeltileri, web içerikleri, sosyal medya içerikleri, blog yönetimi gibi işler için başrol oynar. Yeri ve oynadığı bu rol paha biçilmezdir. Ancak herkesin her işe soyunduğu bir ortamda kalıcı ve farklı olmanın yöntemi ise kendine hayatta çizdiği biçtiği yolla belirlenir. Yani kendi dilini yaratmayı başarmış olmakla…
Yorum yap
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.