Kişisel Yayın, Kitap Yayınları, Kitap Yazmak, Self-Publishing
Bir Varolma Yöntemi Olarak Kitap Yazmak
Kitap yazmak, herkesin canı istediği zaman yapabileceği bir şey değildir elbette. Ciddi bir birikimin, emeğin ve ödenecek kimi bedellerin sonucudur. Hatta bedel ödeme kısmı neredeyse koca bir yaşamı kapsar. (Bknz: büyük yazarlar ve çileleri.) Yine de kitap yazmanın artık eskisi kadar zahmetli prosedürleri terk edip, aksine büyük kolaylıklara büründüğü bir dönemde sağaltıcı bir arayış içindeki herkese tavsiye edilen şey de budur. İroninin ta kendisidir belki ama yazmak iyileştirir. Kötü kitap yazmak yazanı da okuyanı da üzer.
Konuyla ilgili pek çok araştırma ve kaynak teşkil eden makaleler mevcut. Ruh sağlığını toparlamak, hayatta bir yere ulaşmak ve kendini bulmak yolunda en büyük itki sanattır. Sanatın en az materyal isteyeni, her yerde ve durumda yapılabileni ise yazmaktır. Yazmanın bir yer ve zaman istemediği açık. Belirttiğimiz birikim varsa ve yazmak için nedenler söz konusuysa yapılmasının önünde de bir engel yoktur. Her yazan “yazar” olamaz tabii ki. Her yazılan kitap bir yerlere ulaşmak zorunda da değildir.
Ama günümüzde kişisel yayıncılık sayesinde kitap yazmak korkutucu prosedürleri beklemekten sıyrılmış durumda. Hatta kişisel yayıncılık, verdiği hizmetlerle iyi yazmayı ve kaliteli yazar olmayı bile koşulsuz sunabiliyor.
Bunun göreceli olması, alımlayıcının tepkisinin değişkenleri nedeniyle tartışmaya açık bir durum olduğunu kabul etsek de, iyileşmenin ve var olmanın yöntemlerinden birine neden kapımızı kapatalım? Belki bu yöntemle, birikmişler, hayata ve var olmaya dair meseleler bambaşka bir boyut kazanacak ve önceden kestirilemeyen yerlere ulaşacak. Kimi psikologlar içeride biriktirmek yerine günlük yazmayı salık verseler de, bunun şimdinin şartlarında gerek blog yazarlıkları, gerekse kendi kitabını oluşturma fırsatları sayesinde başka yerlere evrildiğini görebiliyoruz. Gerçekten değerli yapıtların bile kendi kendine konuşmayı andıran yazınsal eserlerden çıktığına tesadüf etmek de olası. Bunun koca bir edebi birikimi ve entellektüel yaşamı yok sayması, yadsıması olası bir ihtimal. Yine de yazmanın ucu bucağı ve kısıtlaması yoktur. Diğer sanat dallarındaki gibi de ekonomik maliyetler isteyen süreçlerden geçmek gerekmiyor. Eğer gerçekten değerliyse kalıcı olması için doğru yerde ve zamanda bulunması yetiyor. İyi bir editörlük hizmetiyle, iyi bir eleştirmene denk gelen böyle bir “iyileşme” kitabı, gelecek nesillere kadar gidebiliyor.
Kitap yazmak, akıl tutulmalarının, ruh sağlığını baltalayan içe kapanmalarının sonunu getiriyor demek yanlış olmayacaktır. Üstelik deneyerek ve yanılarak doğruya ulaşma şansı ise sonsuz. Yazan bir kişi, günün birinde gerçekten yazara dönüşebilir. Bu durum, yazmayı öneren doktorların ve uzmanların sözünü de doğru çıkarıyor. Yapıtı başarıya ulaşan hasta bir ruh, bambaşka idealler uğruna iyileşebilir.
Yorum yap
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.