Editorluk
Editörlük Hizmeti’nin Sınırları
Editörlük Hizmeti, yazara ve yayınevine koşulsuzca ve sınırları hiçbir şekilde belirlenmeden sunulmuş bir şey değildir. Herkesin bir sınırı ve durması gereken yer olduğu gibi, iş çeviriyi de içerdiğinde hepten başkalaşmakta. Editör olarak konumlanmış kişi, ister bir yayınevine bağlı olsun, ister bağımsız olsun hem yazara hem de bu iletişimi kurgulayan yayınevine karşı sınırlarını belirtmeli. Bazen de tam aksi söz konusu olabilmelidir. Yani yayınevi editöre durması gereken yere, yazarına danışarak ya da kendi insiyatifince karar vermelidir.
Bu durum üçgen içerisindeki uyumu arttıracağı gibi, sonrasında doğabilecek kargaşanın da önüne geçen özel bir yöntemdir. Ülkemizde yer yer ve zaman zaman sınırlar, iş tanımları karışmakta; bu çok seslilikten kargaşa doğmaktadır. Bu coğrafyanın belki de en özgün(!) özelliği bu kargaşanın içerisinde nasıl olup da ahenk yaratabildiğidir. Bu ciddi bir başka tartışma konusu olarak saklı durmalı. Yazar kitabını yazdıktan sonra ve hatta yazarken müdahale edilebilecek yerleri kafasında belirlediğinde ve bunu yayıncısına ilettiğinde işler daha hızlı ve pürüzsüz ilerleyebiliyor. Ayrıca yayınevi kendi formatına ve kitabı yayımlama kriterlerine uygun olarak da son söz ekliyor. Ondan sonrası editörün vereceği hizmetin süresine ve kalitesine kalıyor. Editör eğer deneyimli ve birikimli ise, bu noktada kendi sözlerini en başından gerekçelendirip yayınevine, oradan da yazara iletebildiğinde sonuç gayet kaliteli ve başarılı oluyor. Ama hiçbiri belli değilse, orada biraz öngörü, sağduyu ve insiyatif kullanabilme yetisi devreye girmeli ki, bu hikayede kimse yorulmasın.
Yazma serüveninin bitti sanıldığı yerde yeniden başlaması işte bu editoryal hizmetle söz konusu oluyor.
Zira kendi başına apayrı bir macera da bu noktada dile gelmekte. Editörün yazarı gücendirmeyeceği, yazarın editöre sinirlenmeyeceği ve yayınevinin de her ikisi arasındaki uyumu esas alacağı bu nokta alabildiğince hassas. Sonuçları ne olursa olsun işin gidişatı ve başarısı buradan çok etkileniyor.
Editörlük hizmeti, yayınevinin yazara sunduğu en büyük hizmet olarak görülmeli. Basit hatalarla hunharca eleştiri yağmuruna tutulabilecek bir eseri bu noktadan kurtaran editör oluyor çünkü. Ya da baştan aşağı hatalarla dolu olup olağanüstü bir içeriği mahvetmek üzere olan bir yazara dünyanın en büyük iyiliği de bu noktada sunulmuş oluyor. Yazarların bu konuda gösterdikleri hassasiyet kadar, hafif de olsa şükran duygusu yerli yerinde olacaktır. Elbette bir editörün elinde heder olan güzelim kitapları da yok sayacak değiliz. Bu, görece az olduğu için ve umarım kimsenin başına gelmeyeceği düşüncesiyle editörlük hizmetini genel olarak talep ve mucizevi geri dönüşüm skalasında değerlendirmek uygundur.
Yorum yap
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.